19 Ekim 2012 Cuma

Bu Diyardan Bir Winner Geçti


Daha yeni yeni basketbola merak sardığım senelerde, TBL'ye yeni bir oyuncu gelmişti. O zamanlar krallık Petar Naumoski'deydi. '96 da Koraç Kupası'nda yaptıkları ülkeye ilk Avrupa Kupası'nın getirilmesindeki payı onu tartışmasız çok özel biri yapmıştı bile. 1998 senesinde ise Tofaş basketbolda büyük bir atılım gerçekleştirdi. Kadroda bulunan Rashard Griffith, Şemsettin Baş, Cüneyt Erden ve Murat Konuk gibi oyuncuların yanına 8 sene Cibona Zagreb forması giymiş Slaven Rimac, Oyak Renault'dan Mehmet Okur, Tuborg'tan Serkan Erdoğan, Türk Telekom PTT'den Alper Yılmaz, Ülker'den Asım Pars ve '97 senesinde Olympiakos'u Avrupa'nın zirvesine taşıyan -bu yazıdaki esas adam- David Rivers takıma katıldı.


David Rivers, '65 New Jersey doğumlu olup lise ve üniversiteyi Amerika'da bitirmişti. 1987 senesinde geçirdiği trafik kazasının ardından basketbola dönmesine pek ihtimal verilmeyen oyuncu, ilk penetresini burda yaparak tekrar parkelere dönmeyi başarmıştır. Rivers'ın bu dönüşü Birleşik Devletler Yazarlar Birliği tarafından Cesaret Ödülüne layık görülmüştür. 1988 senesinde ise ilk tur 25. sıradan Los Angeles Lakers tarafından draft edilen oyuncu Nba'de pek süre alamamasından dolayı Avrupa yolunu tutar. 95'te Fransa'da Antibes ile şampiyonluk sonra Olympiakos'un yolunu tutan Rivers burada kariyerinin zirvesine çıkmayı başarmıştır. 97 senesinde kazanılan hem lig hem Euroleague şampiyonluğunda en büyük paya sahip Rivers, F4'te Union Olimpija'ya 28 finalde ise Barcelona'ya 26 sayı atarak Euroleague MVP ödülüne de kazanmıştır.


1998-1999 sezonu başladığında ise son yıllardaki Efes - Ülker hegemonyasına yeni bir aday adayı eklendiği şüphesizdi. Rivers'ın daha 2. hafta bu aday adaylarından bir diğeri Abdul-Rauf'lu, İbrahim Kutluay'lı, Zan Tabak'lı, Conrad McRae'li Fenerbahçe'ye karşı 37 sayı atarak tek başına maçı söküp alması yapacaklarının bir teminatı olarak görülmeliydi belkide. Normal sezonu Efes ve Ülker'in önünde lider tamamlayan Tofaş, aday adaylığından, birçok kişiye göre favori haline gelmişti şampiyonluk yolunda.


Bu güzellemeyi yazmamdaki belki de en büyük etken seneler önce oynanan o playoff maçıydı. Üstünden neredeyse 13-14 sene geçmesine rağmen hala aklımın bir köşesinde durur bu maç. Şöyle ki 8. sıradan gelen Beşiktaş 7-10 arası oynanan ufak ilk turu geçmiş ve Tofaş'ın rakibi olmuştu. İlk maç Bursa'daydı ve Beşiktaş Andre Wooldrige ve Kevin Thompson gibi iki önemli yıldızından yoksundu. Takımda tek yabancı olarak Virjinius Praskevicius vardı. Maçı Tofaş'ın sürklase etmesi beklenirken Beşiktaş gayet iyi oynayarak başladığı maçta Tofaş'ın rahatlığı ve gösterdiği azimli oyun ile ilk yarının 7 sayı lehlerine bitmesini sağladı. Beşiktaş'ın beklenmedik derecede iyi oynaması ve Tofaş'ın kötü bir gününü yakalaması farkı 15'e kadar çıkarmıştı. Maçta son 5 dakikaya girilirken ve o dakikaya kadar çok kötü de oynayan David Rivers, Tofaş'ın üstünden ölü toprağı atmak için ilk ve tek adımı atıyordu. Sazı eline alan Rivers farkı eritmeye başlamıştı. 15'e kadar çıkan fark son dakika içinde 4'e kadar inmişti. Maç 85-89 Beşiktaş lehineyken 3 saniye kala David Rivers'a yapılan faul maçın artık bittiğini düşündürmüştü herkese. Zira 2/2 atsa bile faul yapıp Beşiktaş'ın kaçırması derken süre biticekti. Faul çizgisine gelen David Rivers derin bir nefes çektikten sonra ilk atışını sayıya çevirdi ve farkı 3'e indirdi. Daha sonra yanına Hırvat şutör Slaven Rimac'ı çağıran Rivers, takım arkadaşının kulağına birşeyler fısıldadı ve 2. serbest atışını kullanmaya dönen Rivers, topu çemberin sol bölümüne öyle bir çarptırdı ki potaya yakın sol önde bulunan Beşiktaş'lı oyuncu o ribauntu alamadı ve top arkasına sekti. Seken top dip çizgiye doğru giderken orda ise Rivers'ın kulağına birşeyler fısıldadığı arkadaşı Slaven Rimac vardı. Normalde böyle boş pozisyonları kaçırmayacak Rimac, o maçı uzatmaya götürme şansını kullanamıyordu. Belki de maçta o üçlük girmediği için yaşanan o an çabuk unutuldu ama herşey bitti derken o son kurşunu yoktan yaratan Rivers'ın farklılığını anlatan en iyi anlardan biriydi muhtemelen. 

Beklenmedik şekilde maçı kaybeden1 Tofaş serinin diğer maçlarını kazanarak Beşiktaş'ı 3-1 ile geçiyordu. Yarı finalde Fenerbahçe, finalde ise Naumoski'li Efes Pilsen'i geçerek şampiyonluğa ulaşıyordu.
Türkiye'de ki 2. yılında da harikalar yaratan Rivers, Tofaş'ı tekrar finale taşımıştı. Finalde ki rakipleri geçen sene olduğu gibi yine Efes Pilsen'di. İlk maçı kaybettikten sonra ard arda 3 maç kazanan Tofaş seriyi 3-1'e getirmişti. Abdi İpekçi'de oynanan serinin 5. maçı ise Rivers'ın Türkiye'de ki son perdesi olacaktı. İlk yarıda Efes'in 12 sayı önde kapamasının ardından yine efsane performansla takımını geri getiren David Rivers, uzatmada maçı ve şampiyonluğu takımına kazandırırken, Türkiye'de ki son maçında Efes potasına tam 40 sayı gönderiyordu.Türkiye'de oynadığı 2 senede 2 Lig Şampiyonluğu , 2 Türkiye Kupası ve 1 Cumhurbaşkanlığı kupası ile kazanılabilecek tüm kupaları kazanarak ülkemizden ayrılıyordu. Kariyerinin son sezonu olan 2000-2001 sezonunda Olympiakos'a giden Rivers kariyerini ise burada noktalıyordu. 


Kariyerine çok şanssız bir trafik kazasıyla başlayan daha sonra yürüdüğü yolda büyük başarılar yakalamış bu basketbol efsanesinin yolunun ülkemizden geçmesi bizim için büyük keyifti. İsmet Badem'in deyimiyle  bu 'basketbol kokan adam' gerçek bir kazanandı. Naumoski'ye de saygılarımı sunarak bence kendisi Türkiye'de oynamış en iyi yabancı basketbolcuydu.






1. Tofaş - Beşiktaş maçının istatistikleri http://www.tblstat.net/gd.asp?g=1473 

2. Efes Pilsen - Tofaş final serisinin final maçının istatistikleri http://www.tblstat.net/gd.asp?g=1214

1 yorum:

  1. Evet kendisine ülkemize gelmiş en iyi basketbolcu demek için Naumoski'ye saygılarını sunman gerekirdi dostum. Onu yaptığına göre sorun yok. Ben de Rivers'a saygılarımı sunarak Naumoski'nin en iyi olduğunu iddia ederim. Selametle.

    YanıtlaSil