24 Aralık 2012 Pazartesi

En İyi 10 Spor Filmi



#10 - The Hurricane (1999)

60'lı yılların başında önemli bir orta sıklet boksörüne dönüşen Rubin 'Hurricane' Carter'ın talihsiz hikayesi. Dönemin mide bulandıran ortamından haketmediği şekilde ceza çeken bir adamın öyküsü. Duygusal yoğunluğun ve oyunculuğun nefis olduğu bu filmde başrolde Denzel Washington var. 
(Based on true story)

#9 - The Greatest Game Ever Played (2005)

Neden bu kadar underrated kaldığını anlayamadığım bir film. Belki de golf üzerine olmasından dolayıdır bilemedim. Bu arada golf hakkında bildiklerim Tiger Woods, delik ve sopa. Filme gelirsek, sizi içine çeken en büyük nokta 20'li yüzyılın başında ki dönemin harika yansıtılması. Konusuna gelirsek babası tarafından destek görmesede golfe sevdalı bir gencin hayalleri peşinden koşması işleniyor. Yaşamın kendisine yarattığı zorluklara rağmen yetenek ve inancın birleşmesini net şekilde görebiliyoruz.
(Based on true story)

#8 - Raging Bull (1980)

Jake La Motta'nın hayatının inanılmaz anlatıldığı bir Martin Scorcese filmi. Takıntılı, sorumsuz, kıskanç aynı zamanda bir o kadarda hırslı bir orta sıklet boksörünün zirveye çıkması ve daha sonra yaşadığı düşüşü anlatan bu filmde başrolde ise efsane Robert De Niro var. Martin Scorcese'nin çektiği 1980 En İyi Film Oscarlı, Robert De Niro ve Joe Pesci'nin oynadığı bir film için başka methiye düzmeye gerek yok, açın izleyin.
(Based on true story)

#7 - Remember The Titans (2000)

Lise futbolunun halk için büyük önemi olduğu Virginia'nın Alexandria kentinde ırkçılığın yüksek olduğu zamanlar. Siyah ve beyazlardan oluşan iki farklı lisenin birleştirilmesi sürecinde bu futbol sevgisinin testten geçmesi kaçınılmaz. Ve zor olan koçluk görevi Herman Boone(Denzel Washington)'dur.
(Based on true story)

#6 - United (2011)

Futbol tarihinin yaşadığı en büyük trajedilerden birinin anlatıldığı enfes bir film. Gencecik kadrosuyla başarıdan başarıya koşan Manchester United'ın belkide futbol tarihinin en başarılı takımlarından biri olması beklenirken yaşadığı kaza ve bu dram sonrasında küllerinden doğmaya çalışması. Her futbolseverin gözlerini doldurabilecek duygusal yoğunluk. Jimmy Murphy. Matt Busby. Bobby Charlton. Harry Gregg. Duncan Edwards... Tekrar tekrar izlenesi.
(Based on true story)


#5Any Given Sunday (1999)

Amerikan futbolunu sevenlerin büyük keyifle izleyeceği harika bir Oliver Stone filmi. Filmde takımımız Miami Sharks'ın başında ise Tony D'Atamo ile Al Pacino'yu buluyoruz. Takımdaki oyun kurucularının sakatlanması sonrası şans bulan Willie Beamen'ın takımdaki yükselişi sonrasındaki değişen dengeler ve bununla başa çıkmaya çalışan Tony D'Atamo. Filmdeki maç sahnelerindeki gerçeklik, kamera kullanımı sizi içine çekiyor. Ayrıca filmde savunma koçluğu yapan Montezuma Monroe'yi efsane running back Jim Brown, takımın kaptanı Luther 'Shark' Lavay'ı ise bir diğer NFL efsanesi Lawrance Taylor canlandırıyor. Ve filmde Tony D'Atamo'nun "Ne söyleyeceğimi gerçekten bilmiyorum" diye girdiği bir "Peace with inches speech" sahnesi vardır ki başa alıp alıp izlettirir kendini.

-On any given sunday, you're gonna win or you're gonna lose. The point is can you win or lose like a man ?



#4 - Million Dollar Baby (2004)

Büyün oyuncu Clint Eastwood'un yönetmen koltuğundaki en büyük filmi. Anlatımın sadeliği, dramın dozu sizi o kadar etkiliyor ki içinden çıkamıyorsunuz. Filmde müthiş boksörler yetiştirmiş antrenör Frankie Dunn'ın en önemli felsefesi, herşeyin üzerinde kendini korumaktır. Kızından kopmasından sonra insan ilişkilerinde kimseyle yakınlaşamayan Frankie'nin tek arkadaşı salona bakan Scrap(Morgan Freeman)'dir. Ve bir gün salondan içeri Maggie Fitzgerald girer...


#3 - Glory Road (2006)

Don Haskins, lisedeki kız takımlarını çalıştırarak başladığı koçluk kariyerine, Texas Westerrn Collage'inde erkek takımının başına geçerek devam etmesi isteniyor. Birçok fedakarlık ile ailesiyle birlikte Texas'a yerleşen Haskins'in, ırkçılığın had safhada olduğu dönemde kadrosuna siyahi oyuncuları katarak verdiği radikal kararlar ona zafer yolunu açacaktı. Hikayenin gerçek olması bir kenara basketbol filmlerinin en büyük problemi saha içinde o inandırıcılığı yaratamamalardır. Fakat bu filmin en büyük artısı o gerçekçiliği yansıtması. Basketbol adına yapılmış en iyi film.
(Based on true story)

#2 - Rocky (1976)

Listenin tartışmasız en popüleri. İzlemeyeni kalmamıştır sanırım, kalmamalı. Philadelphia'lı basit ve sıradan bir boksörün ünvan maçına uzanan hikayesi, çokta anlatmaya gerek yok. 1976 yılının Oscarlı filmi. 6 filmden oluşan serinin ilk ve en güzel filmi. Rocky, Adrian, Mickey, Apollo, Paulie, Tony...Her karakter o kadar özelki , her biri için ayrı ayrı kompozisyon yazılabilir. Ayrıca bir parantezde Bill Conti'ye açmak lazım, Rocky'i Rocky yapan o müziklere -Gonna Fly Now, Going The Distance- imza atan büyük ustaya da saygılar. 


#1 - Cinderella Man (2005)

Bu türde beni açık ara en çok etkileyen film. İyi bir ağırsıklet boksörüyken 1929'da başlayan Büyük Buhran ile birlikte herşeyini kaybeden adamın hikayesi. Ailesi ve çocuklarının geçimi için o zor zamanlarda aşık olduğu bokstan vazgeçip limanda işçi olarak çalışan adamın hikayesi. O dönemin zorluklarına rağmen ufacık umuttan tutkusunu yaşatmaya çalışan adamın hikayesi... Akıl Oyunları'ndan sonra yine Ron Howard'ı yönetmenlik koltuğunda Russell Crowe'u ise esas adam olarak görüyoruz. Aktrisimiz ise Renee Zellweger. Filmin kalite çıtasını yükselten en büyük etkenlerin başında ise Paul Giamatti'nin harika performansı geliyor. 
(Based on true story)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder